biz ‘karşıdan karşıya geçerken eli bırakılan çocuklardık. o insan kalabalığındaki son gülümsemesiydi annemizin. sonra hangi tarafa geçsek karşıda kaldık!’ ama korkma.yenilmedik.şiirinden vazgeçenlere has bir telef olma biçimiymiş kazanmak.sahipliği değil,var olmayı iste.bildiklerinden sorumlu olduğunu bil.bildiklerin özleme,uzağa,gitmeye görtürmeyecek seni.yanalım diye verildi hayat.işte bu yüzden gitmek,unutanların harcıdır.dil kullanmak için değil onu aşmak için verildi sana.sustun ve yaralarını o koleksiyonunu biriktirdiğin deniz kabuklarının içinde sakladın.geçti hepsi.geçti ve gitti.bozkırın içime dolduğu bu şehire veda etme vakti.yetişemedim ben de çağa.suskun bir yağmurla ödüyorum tüm bunların keffaretini.yüzümde bıraktığınız binlerce tebessüme ve çocuk kalabilenlerin okuluna bir veda borçluydum.duvarlarına ve içindeki güzel insanlara minnettarım. buraya biraz çocukluk biraz da özlem bırakıyorum.alacağım olsun. beton ve çelik yapılar arasında sıkışmış bedbahtlarda göremiyorum çocukluğu. halbuki ne güzel şey tek katlı evin balkonundan mahallenin çocuklarına su dağıtmak. ne gurur verici şey! sanırım çocukluğuma koşarken dizimi sıyırttım, gözlerim doluyor ufaktan. şimdi susuyorum. çünkü bir daha çocuk olamamaktan korkuyorum.akşam ezanı okunsa da çocukluğumuza gitsek.nedense hep eve dönmek.
andromeda
Arada sırada olur öyle; başıboş bir gezegen gelir sana çarpar. Sen yörüngende edebinle takılırken, gelir sana çarpar. Zaman kırılır, kütlen kırılır, uzay kırılır, kalbin kırılır… Uzayda başıboş gezinirsin, amacından saparsın. Ama o sana çarpan şahsiyetsiz gezegen, hiçbir şey olmamış gibi devam eder her şeye. Andromeda’ya senden önce ulaşır! Sen ise yörüngeden çıkarsın, hayran olduğun manzaradan uzaklaşırsın. Ama hayat bu, böyle bir şey; unutursun, alışırsın. Ya da unutamaz, aşınırsın. Santim santim… Arada sırada olur öyle.
Yorumlar
Yorum Gönder