kuş'a dair
üstünde uyuduğun kanepeyi odaya taşıdık, üstüne de kapı kilitledik. bu anılarımız tozlanacak ama hiç eskimeyecek demek, ya da çocukluğum artık bütün salonlarda ayakta kalacak. okunmayacak mektuplar yazmayı öğrendim, bir de bazı geceler sayıkladığımı annemden, bir gün karşımda oturuyordu, değer mi dedim anne, bunca yıl bu adama katlandın ama değer mi, değer, sana her baktığımda böyle diyorum, değer. katlanmasam seni hiç göremeyecektim. sağ elimle sol kazağımın kolunu çekiştireceğim. çünkü ne diyeceğimi bilemediğim bir anım var artık. ben bu kadını yanağımın sızısı geçmeden affetmeye çalışmayı çocukluğumda öğrenmiştim, yabancı değilim.
bir yol var sonu sağ omzumdaki ağrı. şimdi buradan önüne bıraktığım valizin hayaliyle geçeceğim. “allahım bizi yine çok büyütmüşsün ama ben bu adamın karşısında çift yumruk ellerimi uzatıp biri senin evin hadi seç diyeceğim.” kelimeler bizi yanıltmıyorsa solu seçecek. geldiğin gün ayağının tozuyla sayfa değiştireceğim. beş yıl sonra sayfayı çevirdim diyeceğim, bir de yirmibir gün önce dörtyüzyirmiyedinin şoför arkası koltuğunda sana hediye beğendim. adını söylerken bir vitrin camında kendime yeniden göründüm, üç kez aynı mağazanın önünden geçtim, bir çağ bitecek olsa böyle biterdi, üç kez kendimi senin adınla gülerken gördüm. kelimeler bizi yanıltmayacak. amin.
ben ağlayacağım biraz zaman ver. bazen ölüme, bazen anneme, annemin de annesizliğine ağlayacağım. bir şarkı duyup ağlayacağım, mahallede kim ölse ardından yasin okuyan o kadının sesini duyup ağlayacağım, o kilidi kırıp o kanepeye, sonra mezarlığa gidip sen öldün lütfen rüyamda saçlarını uzatma diye mermere ağlayacağım. sonra anahtarı çevirip kapıyı açacağım. yanına oturacağım, korkuyu anlatacağım, kazağımın koluyla çirkin ellerimi saklayacağım. ya düşersen diye bitecek bir cümle kuracağım sana, duy lütfen, lütfen duy, beni bana yalanla, bu çağ bitti bitecek, bir adamla, bir adımla, üç kez de adınla. seni bekleyeceğim, bunu tut, bırakma.
Yorumlar
Yorum Gönder