bu şehirde kırılmış bir gök var
bu şehirde dilsiz ağrılar var* bazı tek kelimelerin bendeki uzun anlamları kalbime ağırlık yapıyor.tek bir kelimeye mana yüklemek,tek bir insanla bağdaştırıp bütünleştirmek ve kalbinin en ince,hassas damarlı yerine yerleştirmekse yaptığım; işte o ağırlık asla kalkmıyor göğsümün kuşlarla kaplı kafesinden.hem kuş,hem kafes evet.uzun zaman sonra ne kuş ne de kafes kaldı bu anlamlar yüzünden. her gün penceremin önüne koyduğum ekmekleri rüzgar alıp götürüyor şimdi.neredesin güvercinim diyemiyorsun.desen ne yazar,değil mi :') had bilmek gerekirmiş,kimse kendinden çok güvenmeyi gerektirecek kadar güvenilir değil,sevecek kadar da değerli değilmiş,yani öyle olmamalı.emin değilim. hadi,bak şimdi başbaşayız.birbirimizi kandırmayalım.güçlü görünmeye çalışmak,iyi olmak için her türlü şeye başvurmak da olsa niyetimiz unutmak bir yana dursun aklından çıkaramıyorsun.ki ben unutmanın kalbe ait bir eylem olduğuna inanıyorum.o yüzden de bu satırların sonuna unutacağım yazmayacaksın.yazmayacağım....